Ağız Kanserleri
Ağızda görülen kanserler hangileridir?Ağız kanserleri dudak, dil, alt ve üst çene alveoler mukozası, damak, dil, ağız tabanı ve boğaz bölgesiyle sınırlandırılmış alanda görülen kanserler olarak anlaşılmaktadır. Ağız kanserlerinin 1/3’ü boğaz bölgesini tutarken geri kalan 2/3’lük bölüm ağız boşluğunu tutmaktadır. Ağız kanserleri tüm kanser olgularının %2-4 arası bir bölümünü oluştururlar.
Kanseri hastalarının %95’inin 40 yaş üzerindeki bireyler oldukları ve hastalığın teşhisi sırasındaki ortalama yaşın 60 olduğu bilinmektedir. Kadın/erkek oranı ½’dir. Olguların %75’inde ana neden alkol ve sigara olarak kabul edilmektedir.
Uzun süredir ağızda bulunan ve geçme belirtisi göstermeyen şişlik ve lekeler, ağız içi veya dudaktaki ağrı vermese de iyileşmeyen herhangi bir çatlak, şişlik veya ülser ağız kanseri için ilk belirti olabilir. Gelişen bir tümör ağrı vermeyebilir ancak yayılarak kanamaya sebep olabilecek ülserler oluşturabilir. Dil kanseri çoğunlukla acı verir ve dilin anormal bir şekilde sert ve bükülmez olmasına neden olur. Düzgün konuşma veya yutkunma zorluğu ve uyuşma hissi görülebilir. Ağız içinde sürekli beyaz lekeler (lökoplaki) veya kırmızı lekeler (eritroplaki) ortaya çıktığında bu lekeler öncü kanser lezyonları olabilir. Bir miktar tütünü ağızda bir noktada uzun süre tutmak da çok tehlikelidir. Bu durum çoğunlukla öncü kanser koşulu olarak kabul edilen lökoplakiye neden olur.
Ağız kanserinin gelişimini tetikleyen diğer faktörler arasında: Özellikle sert alkollü içkiler olmak üzere aşırı alkol tüketimi, alkol ve sigarayı bir arada kullanma (Sigara dumanındaki kanser üreten maddelerin vücuda alınması alkol ile daha da arttığından, alkol ve sigara dumanının bir araya gelmesi önemli bir nedendir), yerine oturmayan takma dişler, özellikle dişler pürüzlü veya sivri uçlu olduğunda yetersiz bakım yapma, dişteki herhangi bir keskin kenardan ötürü dilin sürekli tahriş olması sayılabilir.
Bir ay içerisinde geçmeyen ağızdaki herhangi bir şişlik veya doku değişikliği doktora bildirilmelidir. Lezyonun direkt muayenesi veya küçük bir biyopsi teşhisi koydurabilir. Kanserin boyutunu belirlemek ve kemikleri veya diğer bölgeleri etkileyip etkilemediğini öğrenmek üzere Bilgisayarlı Tomografi veya MR taramaları faydalı olabilir.
Tedavi genelde tüm kanserli dokuların cerrahi müdahale ile çıkartılması, radyoterapi, kemoterapi ya da bu yöntemlerin hep birlikte kullanılmasından oluşur. Bu tedavilerden birine ya da bunların çeşitli kombinasyonlarına tümörün cinsine, hastalığın ve hastanın durumuna göre karar verilmektedir. Yine bu tedavilerin sıralaması da çeşitli durumlarda değişiklik gösterebilmektedir.